Derin devlet degil derin topluma bak

Yazar:

Allah bu memlekete akıl fikir versin’ diyerek söze başlayalım. Van depremi, zaten kaotik bir ruh halinde olan Türkiye’yi, iyice şaşkın bir yerlere götürdü.
Bir yanda, ‘Oh Olsun’cular, Müge Anlı’cılar facebook’ta, twitter’da esip gürlüyor. Car car. Diğer yanda, sanki toplumda böyle bir bölünmüşlük, içten içe gelen ve de çift taraflı bir hoyratlık dalgası yokmuş gibi, bir kopuş yaşanmıyor gibi davranmamız, Alis Harikalar Diyarında oynamamız isteniyor. Anladığım kadarıyla taksi şoförünün, tesisatçının, televizyon spikerinin laflarını duymayalım görmeyelim, duysak da karşımızda vahim bir sosyal durum olduğunu söylemeyelim isteniyor.
Üç maymunu oynamak için sadece Azra bebek mucizesine odaklanalım, enkaz altından gelen haberler arasında sadece içimizi ısıtan dostluk öykülerini okuyalım isteniyor.
İyi de, aynı tabloda yağma da, kavga da, arka fondan gelen F16 ve kalaşnikof sesleri de var.
Bu hoyratlık tek yanlı mı? Tabii ki hayır. Güneydoğu’yu tanıyorum. Maalesef orda da devletten gelen her şeye kuşkuyla bakan, diş bileyen, hatta intikam isteyen bir genç kuşak oluştu son 10 yılda.
Ve hadi bir an için Türkiye’nin gerçekten ‘derin devlet’ belasından kurtulduğunu varsayalım, peki bu ‘derin toplum’ meselesini ne yapacağız?
‘Derin toplum’ denilen nefret canavarıyla mücadele etmek, kuşkusuz her şeyden önce siyasilere ve medyaya düşüyor. Ama tabii bunu yapmanın yolu ‘yokmuş gibi’ davranmak değil.
En son lafımı başta söyleyeyim: Siyaset üslubunu, Meclis’teki atmosferi yumuşatmazsanız, toplumdaki nefret tohumlarını frenleyemezsiniz.
Geçenlerde ‘Deprem acısı bizi birleştirir mi?’ diye bir yazıda, Doğu ve Batı arasında yaşanan duygusal kopuştan söz ettim. Daha deprem yeni olmuştu, ‘Biraz da onlar ağlasın’ cephesi sosyal medyada bu kadar aktif değildi. Ertesi gün aldığım mailler arasında, ‘Nereden çıkarıyorsun memlekette hiçbir ayrışma yok!’ diyenler de vardı, tam da benim tezimi kanıtlarcasına ‘Pis BDP’li seni!’ diye hakaret edenler de.
BDP’li değilim, olmam da. Ancak Türkiye’nin Kürt sorununu aşmasının asıl yolunun, tampon bölge oluşturmak ya da sürekli KCK operasyonu yapmak değil, BDP’yi siyasi diyalog mekanizmasına katmaktan geçtiğini düşünüyorum. Bu partinin tüm toyluğuna, nobranlığına, hatalarına rağmen...
Şimdi başa dönelim, ‘Derin toplum’ meselesine... Van’da deprem sonrası hükümet tarafından atanan valiyle, seçilmiş BDP’li belediye başkanını bir araya getirmek için, tam 48 saat (ve bir medya bombardımanı) geçmesi gerekti.
Devletin afet anında bile ‘kızgınlığını’ bir kenara bırakamadığı bir ortamda, toplum nasıl hoşgörülü olsun? BDP’ye yönelik sertlik ve düşmanlık, megafonla ve her gün yapıldığı sürece, toplumda bir yansıması olacak ya da en azından bastırılmış ırkçı hislere meşru bir kılıf sağlayacaktır.
Başbakan ‘Silahla mücadele, siyasetle müzakere’ dedi. O zaman Van’da, Erciş’te, orayı temsil eden 4’ü Ak Parti, 4’ü BDP’li o 8 milletvekilini aynı karede görmek istiyoruz. Hemen şimdi.

0 yorum → "Derin devlet degil derin topluma bak"

Yorum Gönder

Haberler Haberler

Sitede Ara

Popüler Yayınlar

Aşuk Maşuk | Aşıkların Mekanı: Derin devlet degil derin topluma bak.
asukmasuk lllLaTenTlll